31 Mart 2014 Pazartesi
bordırınlaynları
"Beni tanırsın."dedim.
"Hangi hayattan?"dedi.
Sustum.
Bir asal bedenin, kendinden başka kaça bölünebileceğini bilmediğim günlerdi.
Vurgun yemeden yeterince derinleşemeyeceğimi öğrendiğimden beri, düşünmeyi bıraktım.
Hayat bazen;
sahilde yürürken oltasını savurmak üzere olan bir adamı beklemeye benziyor.Önce hızın kesiliyor,
ardından;
o kancanın burnuna yada dudağına takılmamasını umarak, güvenli bulduğun bir mesafeden olan biteni izliyorsun,
tedirgin.
"Rastlantısal bir güzellik, sürdürülebilir olamaz."dedi.
Tevafuk ve tesadüf kavramlarını anlatmaya üşendim.
-Anlatmakla anlaşılır- yanılgısına düştüm daha evvel.
Başladığım cümleleri bitirmekten,tam ortasında vazgeçiyorum bu yüzden.
"Ağlayan bir kadın gördüğümde,canım sıkılıyor.Kendimi sorumlu hissediyorum."dedim.
Bir an için yüzüme baktı, ardından denize döndü tekrar.
Sustu.
Yüzüme neden bakamadığını anlamadım.
Bir kadına böyle şeyleri sormamayı da anlatmayı tercih etmediğim bir nedenle öğrendim bir ara.
"Ben Allah'ın basit bir kuluyum; başıma gelecek şeyleri merak etmeyi bıraktım, önüme konanı yiyorum." dedi.
Bir tür hayat dersi verdiğini sanmış olmalı.
Ardından yüzüme bakmadan;
"Hakkını helal et!"dedi.
Nedenini sormadım.
19 Temmuz 2013 Cuma
Hiç bir şeyden haberin yok!
Her şeyden önce;
Bu kadar zaman sonra,
Bir takım gelecek zamanları
Biriyle hayal etmek güzel,
Çok güzel...
Hiç bir şeyden haberin yok;
Bu seni masum yapar mı?..
İyiki varsın..:)
16 Mart 2010 Salı
bu akşam
bu akşam seni çok özledim be!
bi 35 lik ve bi kaç sigara yetti ağlamama.
bu akşam seni çok özledim be!
biraz yalnızlık , biraz arabesk yetti.
süslü elbiselerimin, salon adamı duruşlarımın arkasına saklandığım bu akşam,
kadın derken besmele çeken ben.
kadınlar çeşit çeşittir.
bazısına şiir okunur.
sen,
şiir yazılacak kadınsın
öyleki,
benim kadar kötü kalemli ve az okuyan bi adam tarafından yazıldığında bile
acıtan...
düşün,
ya ben orhan veli olsaydım?
nasıl toplayacaktın leşleri bu sehpasız meydandan.
bu akşam seni çok özledim be!
bu akşam...
bi 35 lik ve bi kaç sigara yetti ağlamama.
bu akşam seni çok özledim be!
biraz yalnızlık , biraz arabesk yetti.
süslü elbiselerimin, salon adamı duruşlarımın arkasına saklandığım bu akşam,
kadın derken besmele çeken ben.
kadınlar çeşit çeşittir.
bazısına şiir okunur.
sen,
şiir yazılacak kadınsın
öyleki,
benim kadar kötü kalemli ve az okuyan bi adam tarafından yazıldığında bile
acıtan...
düşün,
ya ben orhan veli olsaydım?
nasıl toplayacaktın leşleri bu sehpasız meydandan.
bu akşam seni çok özledim be!
bu akşam...
11 Mart 2010 Perşembe
perşembe
(stüdyo, iç gün)
fonda hiç tanımadığım adam-kadın ların aşk dedikoduları.ecnebi bi music(baban da musikiye music diyodu zaten.aslında diyomus hakkaten.)
tostu kahvaltıdan sayabiliyosak az evvel kahvaltı yapıldı.
netice itibariyle hafiften sıkkın bi gün oluyor.
gece olanda saatler 12 yi vuranda bi hayal kurarız belki grunge müzikli bi fonda.(baban da grunge music diyodu zaten.aslında babam grunge music nedir bilmez.dedim ya musiki bilir o.iyi bilir üstelik.)
fonda hiç tanımadığım adam-kadın ların aşk dedikoduları.ecnebi bi music(baban da musikiye music diyodu zaten.aslında diyomus hakkaten.)
tostu kahvaltıdan sayabiliyosak az evvel kahvaltı yapıldı.
netice itibariyle hafiften sıkkın bi gün oluyor.
gece olanda saatler 12 yi vuranda bi hayal kurarız belki grunge müzikli bi fonda.(baban da grunge music diyodu zaten.aslında babam grunge music nedir bilmez.dedim ya musiki bilir o.iyi bilir üstelik.)
4 Mart 2010 Perşembe
cidden
cidden üzgünüm.bu oyun giderek daha yorucu olmaya baslıyor.bi türlü bitiremiyorum bu içine bir ağız dolusu küfür doldurduğum kahır tiradını.
cidden üzgünüm.anlayamadığım her şeyin suçlusu benim tamam da, bu çivisi çıkmış dünyanın hiç mi katkısı yok altında susuz kaldığım bu enkazda.
üzgünüm.bu perde artık nihayete varmalı hocam.kreşendo beklerken giderek dibe vuruyor bu oyun.seyircinin sıkılmasını geçtim bir kalemde zaten de, oyuncu gidecek bu gidişle eşek cennetine.
cidden üzgünüm.
meraklısına:
"çantalı bi adam vardı filmin birinde.şehir şehir gezip çantayla ilgili bir tür hayat dersi veriyordu uzatmayayım.benim çantam boş diyordu sonunda, siz de boşaltın.ben bu gün bir çanta boşalttım.evimde bir çantalık yer açıldı.benim bile olmayan çantaya ne çok şey doldurmuşum."
cidden üzgünüm.anlayamadığım her şeyin suçlusu benim tamam da, bu çivisi çıkmış dünyanın hiç mi katkısı yok altında susuz kaldığım bu enkazda.
üzgünüm.bu perde artık nihayete varmalı hocam.kreşendo beklerken giderek dibe vuruyor bu oyun.seyircinin sıkılmasını geçtim bir kalemde zaten de, oyuncu gidecek bu gidişle eşek cennetine.
cidden üzgünüm.
meraklısına:
"çantalı bi adam vardı filmin birinde.şehir şehir gezip çantayla ilgili bir tür hayat dersi veriyordu uzatmayayım.benim çantam boş diyordu sonunda, siz de boşaltın.ben bu gün bir çanta boşalttım.evimde bir çantalık yer açıldı.benim bile olmayan çantaya ne çok şey doldurmuşum."
3 Mart 2010 Çarşamba
eylül
niyeyse (aslında şarkısı çalıyor şu an) sonbahar özledim.yazdan kalma yarım bir rehavet , yapılamamış tatil, kışın kayağa gideriz içerikli yalandan bir avuntu planı.
yine de anlamsız bir huzur, anlamsız bir sephia her yanında.öyleki nerdeyse seviniyorum yapraksız kalmasına ağaçların.güzel kaybedenler diye bir şey vardı. (büyük kaybedenler miydi o?)
-az önce bir arkadaşım arayıp siyah beyaz aşk temalı bir fotoğrafım var mı diye sordu.-
konusu olmuyorum ne zamandır.elimde de yok zaten...
"aynı köşeye oturmuşuzdur köhnede, belki de bir kaç gün arayla. olamaz mı olabilir..."
yine de anlamsız bir huzur, anlamsız bir sephia her yanında.öyleki nerdeyse seviniyorum yapraksız kalmasına ağaçların.güzel kaybedenler diye bir şey vardı. (büyük kaybedenler miydi o?)
-az önce bir arkadaşım arayıp siyah beyaz aşk temalı bir fotoğrafım var mı diye sordu.-
konusu olmuyorum ne zamandır.elimde de yok zaten...
"aynı köşeye oturmuşuzdur köhnede, belki de bir kaç gün arayla. olamaz mı olabilir..."
26 Şubat 2010 Cuma
bazen

napsan olmaz bazen,
yazlık bir isim bulup guzel bir semte konuslanırsın.tüm çağrışımlarını zorlarsın sayfiye insan dimağlarının.
sonra bir kar yağar yağmaz olası.
kapını bulabilenler:
-afedersiniz sahlep var mı? deyiverir.
biri fotoğrafını çeker,
olmayı hiç istemediğin bir şey olmuşsundur işte.
hatırladığın kadardır ya ...
25 Şubat 2010 Perşembe
ha bir de...
bak bir de bu var.
kandilmiş bugün.
umrunda olanlarınki mübarek olsun.
zaman ilerledikçe biraz karışıyor mu ortalık?
bir kaç gecedir bunu düşünüyorum.ne kadar kaybedebilir insan.terkettiğinin yerine bir şey koyar mısın her zaman?
en azından direklerinin arasına kurarsın çitlerini.
yani çitleri kaldırırsın, modaya uyup sosyal bir açılım uydurursun kendine jet mahkemeli.
o direkler kalır hep ama.senin oldukları için mi?hangi çitleri kaldırdığını unutma diye mi?
yani nihayetin de devam ediyoruz işte yürümeye.
kandilmiş bugün.
umrunda olanlarınki mübarek olsun.
zaman ilerledikçe biraz karışıyor mu ortalık?
bir kaç gecedir bunu düşünüyorum.ne kadar kaybedebilir insan.terkettiğinin yerine bir şey koyar mısın her zaman?
en azından direklerinin arasına kurarsın çitlerini.
yani çitleri kaldırırsın, modaya uyup sosyal bir açılım uydurursun kendine jet mahkemeli.
o direkler kalır hep ama.senin oldukları için mi?hangi çitleri kaldırdığını unutma diye mi?
yani nihayetin de devam ediyoruz işte yürümeye.
22 Şubat 2010 Pazartesi
bana sorarsan
bana sorarsan pek bi numara yok hayatımda.geldiği gibi geçiyor olabildiğince şu sıra.çok hesabetmiyorum dolayısıyla.
bana sorarsan yalnız da kalabilmeli adam dediğin kişisel kalabalığının tam ortasında.
bana sorarsan aslında gürültülü yaşamalı insan bütün sessiz saatlerinin arasında.-sessizliğin gürültüsünü bilir misin sağır eder alışık olmayanı.-
bana sorarsan her şeyin dengesini anlamalı,terazinin bi yanı ağır basmamalı yani.yok bu burcumdan değil , öyledir belki de.
bana sorarsan çok ta düşünmemeli üstüne, akışına bırakmalı işte.
yani bana sorarsan biraz sayıklamaya benziyor yaşamak -çok sağlama yapmadan konuşursun ya kendinle.-
sahi sen konuşurmusun kendinle?
bana sorarsan herkes her zaman kendiyle konusur aslında karşısında başkası varsa da. oralarda birileri de yarım kalmış cümlelerine yüklemler bulur senin gürültünden.- sen ne dersen de, kendi devrik cümlelerine devşirme eylemler ararlar anlayacağın- hayatın kendisi kurallı gibi sanki, senin üzerinden kurallandırırlar başıboş gezintilerini.hesabını da sen verirsin sonuç olarak.
bana sorarsan ben doğaçlama yaparken başkasına kural koymak şirktir.laiksen fırsat eşitsizliğidir.komunistten zıkkımın köküdür.
bana sorarsan böyle olur işte...
yani işte;
bana sorma bi daha....
bana sorarsan yalnız da kalabilmeli adam dediğin kişisel kalabalığının tam ortasında.
bana sorarsan aslında gürültülü yaşamalı insan bütün sessiz saatlerinin arasında.-sessizliğin gürültüsünü bilir misin sağır eder alışık olmayanı.-
bana sorarsan her şeyin dengesini anlamalı,terazinin bi yanı ağır basmamalı yani.yok bu burcumdan değil , öyledir belki de.
bana sorarsan çok ta düşünmemeli üstüne, akışına bırakmalı işte.
yani bana sorarsan biraz sayıklamaya benziyor yaşamak -çok sağlama yapmadan konuşursun ya kendinle.-
sahi sen konuşurmusun kendinle?
bana sorarsan herkes her zaman kendiyle konusur aslında karşısında başkası varsa da. oralarda birileri de yarım kalmış cümlelerine yüklemler bulur senin gürültünden.- sen ne dersen de, kendi devrik cümlelerine devşirme eylemler ararlar anlayacağın- hayatın kendisi kurallı gibi sanki, senin üzerinden kurallandırırlar başıboş gezintilerini.hesabını da sen verirsin sonuç olarak.
bana sorarsan ben doğaçlama yaparken başkasına kural koymak şirktir.laiksen fırsat eşitsizliğidir.komunistten zıkkımın köküdür.
bana sorarsan böyle olur işte...
yani işte;
bana sorma bi daha....
19 Şubat 2010 Cuma
hastasıyım
bu ara politika okumamıstım pek.yargı margı derken giriverdim farketmeden gene.politika mı yapıcam.yok..korkmayın.
sadece bu neişolumbudevlet ülkesinde bazen hayatın tam ortası oluveriyor politika.buna benim doğulu duyarlılıgım ve ziyadesiyle hıyarlılığım eklenince -evet sırf kafiye olsun diye hıyarlı-lı-ğım dedim.- böyle köşe yazısı kılıklı bir şey çıkıyor bazen.
bana sorarsanız bi önermem filan yok aslında.her şey olması gerektiği gibi gelişiyor.neişolumbudevlet olgunlaşıyor.sakalları batıyor öpüşürken mesela.
O zaman napmak lazım, bilemiyorum o da öpüştüğü insanın problemi aslında.
ben tokalaşır uzarım aga.zaten ziyadesiyle hassas bi cildim var.
o diil de bi ilhan irem vardı, noldu ona?
(tolga'ya selam okumasa da)...
sadece bu neişolumbudevlet ülkesinde bazen hayatın tam ortası oluveriyor politika.buna benim doğulu duyarlılıgım ve ziyadesiyle hıyarlılığım eklenince -evet sırf kafiye olsun diye hıyarlı-lı-ğım dedim.- böyle köşe yazısı kılıklı bir şey çıkıyor bazen.
bana sorarsanız bi önermem filan yok aslında.her şey olması gerektiği gibi gelişiyor.neişolumbudevlet olgunlaşıyor.sakalları batıyor öpüşürken mesela.
O zaman napmak lazım, bilemiyorum o da öpüştüğü insanın problemi aslında.
ben tokalaşır uzarım aga.zaten ziyadesiyle hassas bi cildim var.
o diil de bi ilhan irem vardı, noldu ona?
(tolga'ya selam okumasa da)...
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
